• Melis Danişmend

    Solo albümüyle beğeni toplayan Melis Danişmend Ankara'daydı [...]

  • Mabel Matiz

    Matizm ağır adımlarla ilerliyor [...]

  • The King Is Dead

    Indie folk grubu The Decemberists'in son albümü [...]

  • Cam

    Beğenilen tiyatro oyunu Ankara'daydı [...]

  • Odtu

    12. Sanat Festivali [...]

  • Ankara Film Festivali

    17-27 Mart'ta [...]

  • Can Bonomo

    İlk albümü Meczup ile dikkatleri çekmeyi başardı [...]

  • The King's Speech

    Bu senenin en çok ses getiren filmlerinden Zoraki Kral [...]

  • Sanctum

    James Cameron 3 boyut teknolojisi ile bu sefer başarılı olabilecek mi? [...]

  • Bruno Mars

    Doo-Woops & Hooligans albümü [...]

  • Athena

    Athena 27 Ocak'ta Ankara'daydı [...]

®

9 Aralık 2010 Perşembe

Av Mevsimi





Yeni bir şeylerin görüleceği aralıklar mutlaka vardır. Yavuz Turgul filmin başında da söylediği gibi Av Mevsimi'ne ilham olan bu yazıyı filmin de ana objesi haline getirilmiş. Öncelikle karşımızda "polisiye" film türünün tüm özelliklerini taşıyan, izleyiciyi ters köşeye yatıran ve aksiyonuyla doyuran bir yapım olmadığını söylemek gerekir ve beklentileri bu yönde tutmak faydalı olur. Şener Şen'in de filmde sürekli söylediği gibi filmi izlerken "bakış açınızı değiştirin". Çünkü bu bir Yavuz Turgul filmi ve burada CSI gibi cinayetin nasıl çözüldüğünden çok, cinayet sonrası insanların hayatlarının nasıl değiştiği anlatılmak istenmiş.

Yavuz Turgul garip bir yönetmen. Sinemasal ve öykü anlamında çok değişik türler yaratmayan ama bu topraklarda neyin satacağını çok iyi bilen biri. Bu film öncesinde (Muhsin Bey'i bir tarafa bırakırsak) Eşkiya, Kabadayı, Gönül Yarası gibi örnekler bunu çok net açıklayacak türden filmler. İçerisinde bir çok klişenin olduğu hatta oyuncuları çıkardığında belki filmin hasılatının yarılara ineceği filmler bunlar. Ama Yavuz Turgul ismi nedense seyircide büyük bir beklenti yaratabiliyor. Cem Yılmaz'ın kendi gösterisinde söylediği gibi belki de "Emmerich Efekti" bu. Yavuz Turgul yapıyorsa kesin tutar gibi bir durum söz konusu. Ama bazı konularda da hakkını yememek gerekir. Oyuncu seçimleri, filmde oyuncunun rolüne yarattığı derinlik, diyalogların sağlamlığı ve oyuncunun filmde büyümesini çok iyi başarıyor. 




Av Mevsimi'nde de çok iyi yaratılmış ve derinine inebildiğimiz karakterler var. Oyuncu performanslarının parlamalasına olanak sağlayan bir film. Tek tek performans değerlendirmesi yapmak istemiyorum çünkü her oyuncu bence işini çok iyi yapmış. Zaten filmin polisiye anlamında bir şeyler vaad etmemesine rağmen, 2.5 saatlik süre boyunca sıkmadan izletmesinin nedeni de bu. Çetin Tekindor ve Şener Şen'in karşılıklı oynadığı sahneleri izlemek bile ayrı keyif bence. Merak edilen Cem Yılmaz'da Yavuz Turgul'un her filmde bulundurduğu "deli" karakterlerinden biri olmuş. (Eşkiya'da Uğur Yücel gibi). Beni rahatsız eden nokta ise Cem Yılmaz'ın her halükarda sinema izleyicisinde gülme beklentisi yaratma problemi oldu. İnsanlar en duygusal sahnelerde bile Cem Yılmaz'a gülüyorlar, bunun nedenini anlamış değilim. 


Filmin görüntü yönetmeni Uğur İçbak'ın yarattığı yüksek kontrastlı dünya, cinayet masası içerikli bir film için başarılı bir seçim. Fakat görüntünün yanında, polisiye türü filmlerde, seyirciler filmdeki polislerle beraber her zaman katilin bir adım arkasında kalır ve böylece sürpriz hiçbir zaman bozulmaz. Bu film için bu söz konusu değil, filmin ortalarında insanlar çok rahatlıkla sonunu görebiliyor. Gerçi yönetmenin ve oyuncuların da açıklamalarında sürpriz son iddiası da yok. 


Av Mevsimi polisiye anlamında zayıf ama emek verilmiş. Oyuncularının performansı, karakterlerin ve diyalogların derinliğinden gücünü alan bir film. Ve bu filmi izleyecekseniz gitmeden önce "bakış açınızı değiştirin".


Not: Bu arada türk polisinin rozetini ilk kez gördüm ve eğer gerçekse ben gerçek hayatta görsem kesinlikle inanmazdım.

0 yorum:

Yorum Gönder