• Melis Danişmend

    Solo albümüyle beğeni toplayan Melis Danişmend Ankara'daydı [...]

  • Mabel Matiz

    Matizm ağır adımlarla ilerliyor [...]

  • The King Is Dead

    Indie folk grubu The Decemberists'in son albümü [...]

  • Cam

    Beğenilen tiyatro oyunu Ankara'daydı [...]

  • Odtu

    12. Sanat Festivali [...]

  • Ankara Film Festivali

    17-27 Mart'ta [...]

  • Can Bonomo

    İlk albümü Meczup ile dikkatleri çekmeyi başardı [...]

  • The King's Speech

    Bu senenin en çok ses getiren filmlerinden Zoraki Kral [...]

  • Sanctum

    James Cameron 3 boyut teknolojisi ile bu sefer başarılı olabilecek mi? [...]

  • Bruno Mars

    Doo-Woops & Hooligans albümü [...]

  • Athena

    Athena 27 Ocak'ta Ankara'daydı [...]

®

27 Mart 2012 Salı

Ankara Film Festivali'nden İzlenimler (2012)


Bu sene yoğunluktan dolayı kısa filmler haricinde 3 filme gitme fırsatım oldu ve ilk kez festivalin Kızılırmak ayağı ile de tanışabildim. Kesinlikle seneye Kızılırmak Sineması'ndan daha çok bilet alıcam, hem salon büyük hem de makaradan izlemenin keyfi bir başka. İnsan festival havasını daha fazla hissediyor. Batı Sineması ise yine aynıydı, festivalden festivale açılıyor ne yazık ki, fakat küçük salonda projeksiyondan izlemek ve kötü ses sistemi can sıkabiliyor bazen. Hatta son gün projeksiyonun bir koltuğun yarısını işgal etmesi yüzünden, koltuk sahibi projeksiyonu sürekli iterek ve çemkirerek filme daha fazla aksiyon katmayı başardı. Her ne kadar festivalin açılış teaser'ını beğenmesem de bu sene izlediğim filmler çok güzeldi.

Not: Yine festival programı çok kötü hazırlanmıştı. İnternete hala bir çizelge koymamakta inat ediyor festivali düzenleyenler. Bunun yanında öğrenci / tam bilet kavramının ise ben kullanıldığına şahit olmadım, sanırım festival kataloğunda yazan bir detaydan ibaret.

İzlediğim filmler ise;

12 Ocak 2012 Perşembe

50/50


Konu kanser olunca ve de gerçek bir hikayeyse insanların filme bağlanması kolay oluyor, daha kolay empati kurabiliyor. Hele ki kanser olan karakter 27 yaşındaysa genelde önüne geçemediğimiz bir dram bizi bekliyor. 50/50 bu klişeyi bir nebze kırmayı başarıyor. Ağlarken gülmek sözü izlerken birebir gerçekleşiyor. (Spoiler içerebilir)

10 Ocak 2012 Salı

Yeni keşifler

Yeni bir yıla müzik arşivinize iki yeni ismi katarak başlamaya ne dersiniz?! Bunun için size iki önerimiz var:

İddialıyız, kalbinizi fethedenlerden birincisi sesiyle olduğu kadar şarkı sözleriyle de iddialı bir isim olacak: Lana Del Ray. New York'lu bir milyonerin kızı olan Lana (gerçek ismi Elizabeth Grant) "yüz hatlarıyla" bir çok polemiğe imza atsa da depresiflerin yeni sesi olmaya aday. Geçtiğimiz yıl kaybetiğimiz Amy Winehouse'dan sonra iyi bir avuntu olmaz mı sizce de?! İlk albümü "Lana Del Ray"i 2010'da yayımlatan akranımız, 2012'ye "Born to Die" adlı single ile giriş yapmış bulundu. Birçok otoritenin şimdiden iyi eleştirilerini alan bu şarkıyı buyrun buradan dinleyin. Devamı için 27 Ocak'ı bekleyeceğiz hep beraber...

2012'nin yeni dünyası ise neden Rebecca Ferguson olmasın?! Televizyon kanallarının vazgeçilmezi ses yarışmalarından birinde (X Factor) uzun zaman birinciliğe oynasa da, yarışmayı ikincilikle bitirmek her yiğide bu kadar ün getirmez. Onun için RF gibi güçlü bir ses lazım sanırım. Kendini iyi ifade ettiğine inandığı Heaven albümün çıkış parçası aşağıda... Bakalım siz bu sese ne zamana kadar kayıtsız kalabileceksiniz?!

9 Ocak 2012 Pazartesi

Somebody That I Used To Know




Şu sıralar sıkça paylaşılan bir video, fakat hem şarkı güzel, hem güzel coverlamışlar, hemde keyifle izlenecek bir şey çıkarmışlar. Blogda ben de paylaşmak istedim. Açıkçası Walk off the Earth grubunu karşıma çıkan diğer cover parçaları dışında tanımıyorum. Gotye ise Kimbra sayesinde tanıştığım bir isimdi, severim kendilerini, düet yaptıkları ve coverlanan Somebody That I Used To Know da ayrıca bir güzel hakkaten.