• Melis Danişmend

    Solo albümüyle beğeni toplayan Melis Danişmend Ankara'daydı [...]

  • Mabel Matiz

    Matizm ağır adımlarla ilerliyor [...]

  • The King Is Dead

    Indie folk grubu The Decemberists'in son albümü [...]

  • Cam

    Beğenilen tiyatro oyunu Ankara'daydı [...]

  • Odtu

    12. Sanat Festivali [...]

  • Ankara Film Festivali

    17-27 Mart'ta [...]

  • Can Bonomo

    İlk albümü Meczup ile dikkatleri çekmeyi başardı [...]

  • The King's Speech

    Bu senenin en çok ses getiren filmlerinden Zoraki Kral [...]

  • Sanctum

    James Cameron 3 boyut teknolojisi ile bu sefer başarılı olabilecek mi? [...]

  • Bruno Mars

    Doo-Woops & Hooligans albümü [...]

  • Athena

    Athena 27 Ocak'ta Ankara'daydı [...]

®

5 Nisan 2011 Salı

Midnight in Paris (Tanıtım)


Londra (Match Point) ve Barselona (Vicky Cristina Barcelona)’dan sonra Woody Allen, bu kez de başka bir Avrupa başkentine saygı duruşunda bulunuyor: Paris…

Amerikalı bir çiftin iş için Paris’e gitmesiyle başlayan hikaye, erkek karakterin Paris sokaklarında kendini kaybetmesi, belki de, kendini aramaya çıkmasını anlatıyor. Aşkla ve ilişkilerle ilgili aklına sürekli karpuz kabukları düşen kadın ve erkekleri konu etmeyi seven Woody Allen için, bu senaryo çok şaşırtıcı gelmedi bana... Bu, ne istediğini bilememek sendromu koca koca Amerikalılar’ın genel tavrı mı bilemiyorum ama güzel bir şehirde, klasik bir Woody Allen filmi seyredeceğimize eminim. Mayıs ayında, Cannes Film Festivali’nin açılış filmi olacak eserin başrollerinde Rachel McAdams ve Owen Wilson’ı, yan rollerinde Adrien Brody, Carla Bruni ve Marion Cotillard’ı göreceğiz.

Benim filmle ilgili en çok dikkatimi çeken ise; posterinin, Van Gogh’un “Yıldızlı Gece” tablosundan esinlenilmiş olması.. Poster için yapılan bu seçim, acaba Van Gogh resmini Paris’te olgunlaştırmış bir sanatçı olduğu için mi, yoksa empresyonizmin (doğadaki temaların sanatçıda hissettirdiği duyguları yansıtan sanat akımı) temsilcisi olduğu için mi yapıldı sorularını aklıma getirdi. Zira, Woody Allen’ın kendi Londra, Barselona ve Paris’ini anlatması,bana empresyonizme soyunduğunu düşündürüyor... Eğer Woody’yi bir yerlerde görürseniz, benim için bu sorunun cevabını öğrenin lütfen...İyi seyirler



0 yorum:

Yorum Gönder