• Melis Danişmend

    Solo albümüyle beğeni toplayan Melis Danişmend Ankara'daydı [...]

  • Mabel Matiz

    Matizm ağır adımlarla ilerliyor [...]

  • The King Is Dead

    Indie folk grubu The Decemberists'in son albümü [...]

  • Cam

    Beğenilen tiyatro oyunu Ankara'daydı [...]

  • Odtu

    12. Sanat Festivali [...]

  • Ankara Film Festivali

    17-27 Mart'ta [...]

  • Can Bonomo

    İlk albümü Meczup ile dikkatleri çekmeyi başardı [...]

  • The King's Speech

    Bu senenin en çok ses getiren filmlerinden Zoraki Kral [...]

  • Sanctum

    James Cameron 3 boyut teknolojisi ile bu sefer başarılı olabilecek mi? [...]

  • Bruno Mars

    Doo-Woops & Hooligans albümü [...]

  • Athena

    Athena 27 Ocak'ta Ankara'daydı [...]

®

16 Ocak 2011 Pazar

Wristcutters: A Love Story


Bir film; 2006'da Sundance Film Festivali'nde Jüri Büyük Ödülü'nü alsa, intihar gibi sert bir mevzuya naif ve mizahi bir yorum katsa, oyuncu listesinde Tom Waits olsa, ve bir de Gogol Bordello üyesi Eugene Hütz'den esinlenerek yaratılmış bir çingene karakteri olsa...siz de merak etmez misiniz?!
Uzun süredir taslak aşamasında kalmıştı bu yazı, bir türlü bitirememiştim. Wristcutters, Etgar Keret'in "The Bus Driver Who Wanted to Be God & Other Stories" adlı kitabında yer alan bir öyküden senaryo haline getirilip çekilmiş. Türkçeye "Bilek Kesenler" olarak çevrilen bu film, aslında ne tam anlamıyla bir intihar dramını ne de aşkın romantizmine ele alıyor. 1 milyon dolara çekilen bu bağımsız film, yer yer Michel Gondry'nin Science of Sleep filmini bana anımsatan bilim kurgu bir dünyada geçiyor. Fakat bu gerçeküstü durum filmin kurgusu sayesinde filme yabancılaşmamıza neden olmuyor.


Filmin açılış sahnesi uzun zamandır izlediğim filmler arasında en beğendiğim sahnelerden biri. Film intihar sonrası gidilen araf tarzı bir dünyada geçiyor (ki benim bu durumu anlamam açık söylemek gerekirse 20 dakikamı aldı) -filmin basın bülteninde yazdığı için gönül rahatlığıyla buraya yazabiliyorum-. Filmde Zia adlı karakter, kendi intiharına sebep olan kız arkadaşının da intihar ettiğini öğrenip onu bulmak için yola koyuluyor. Her zaman ki gibi yol filmlerinin olmazsa olmazı çeşitli karakterler ona eşlik ediyor ve ufak yan öykülerle ana konu renklendiriliyor.

Wristcutters'ın bence en büyük problemi, filmin tam olarak ivmelenememesi. Temposunu düşürmese de bir türlü o beklenen yükselişi yapamıyor, ya da yapmak istemiyor. Bu durumu -özellikle arabadaki sahnelerle- mizahla tamamlamaya çalışıyor. Bunun yanında film belki daha fazla detaylı olabilirmiş ama yönetmen basit anlaşılır bir yol seçmiş, bunun sonucunda film bizi izledikten sonra derin düşüncelere sevkedemiyor. Finali, beklenenin aksine, daha bir Hollywood tarzı olmuş. Ayrıca bağımsız filmlerin basit efektlerini ve yeri geldiğinde vasat oyunculuğunu beğenmeyenler için, filmin atmosferinden kopulması olası.

Genel olarak büyük beklentiler yapılmadan, sade bir yol-aşk filmini sevenler ve değişik bir fikri merak edenler için yapılmış bağımsız bir film.

Benzerleri: Garden State, Stranger Than Fiction, Science of Sleep

1 yorum:

LLuvia dedi ki...

Film tam olarak düz bir film. Senaryonun bir anlamda amacı "araf"ı olağanüstü garip bir yer olarak değil, çok sıradan bir yer olarak göstermek. Farkettiyseniz "araf"ta arada sırada yapılabilen "mücize"lerin bile ne kadar manasız olduğuna vurgu yapılmış. Merak uyandıran sonunda ne olucak diye beklenilen bir film ama dediğin gibi sıkılıp filmden vazgeçilebilir zamanlar da oluyor. Film yorumunuzu katılmadığım yerler olsa da çok beğndim. Kendi blogumda daha içselleştirerek bu filmle ilgili bir şeyler yazmıştım ama sizin objektif yaklaşımınız da hoşuma gitti. Elinize sağlık. Yazımı okumak isterseniz: http://nothingleftatall.blogspot.com/2010/12/bilek-kesenler-bir-ask-hikayesi.html

Yorum Gönder